20 Haziran 2010 Pazar

19haziran2010cumartesi saat:11.30

10.sınıftan 11.sınıfa geçmiş çocuklar deneme sınavı oluyor şu an.Yan yana iki sınıfın arasına sandalyemi koymuş oturuyorum.elimde kurşun kalem,optik formların arkasına yazıyorum daha sonra bilgisayara aktaracağım bu satırları.

Yüzüm asık bugün,gülümsemek gelmiyor içimden.sabah kalkıp bilgisayarı açtım,zu zuu bana cevap yazmış mı diye bakmak için.evet yazmış hint kumaşı tavırlarım onu deli ediyormuş.gece cevap yazmanı bekledim bir süre,gelmeyince kapatıp bilgisayarı yattım.sen ardımdan sinirlenip,kızmışsın bana.

Hint kumaşı filan değilim,böyle tavırlarım da yok.beni tanıyan herkes(buna sen de dahil)ukala davranışlarım olmadığını gayet iyi bilir.hiç kimse vazgeçilmez değildir,bunu biliyorum ki ben.

11haziran2010 da telefonu kapatırken ‘seni seviyorum,hoşça kal’ dedim ve sustum.sonrasında zu zuu bana mesaj attı geceleri,konuşalım dedi,aradı beni.18haziran gecesi aradı,mesaj bıraktı
‘özledim’ dedi.ben diyemedim,demek istedim ama susmalıydım,diyemedim.

Seni sevdiğimi,özlediğimi gökyüzüne bakıp söylüyorum ben.beni her anı ile içine çeken sonsuz maviliğe bakıp konuşuyorum onunla.aynı gökyüzüne bakıyoruz biz,benim gibi sen de seviyorsun;bulutları,ayı,yıldızları seyretmeyi.mesaj atmıştın ya ‘…gökyüzünü seyrediyorum’
Diye,o gün de sevgimi,özlemimi dile getirmiştim bulutlarla konuşup.mesaj sesine uyandım,okudum ve dedim ki (içimden) ‘ne fısıldadı yıldızlar kulağına,söylediler mi benim cümleleri mi?’ Söyledim sana,ama içimden;çünkü susmam gerekiyordu.

Yollamıyorum işte fotoğrafını,ne yapacaksın?gelip elimden mi alacaksın? Bakıyorum ben ona ‘mmm zu zuu nun küçükken çilleri varmış- büyümüş daha yakışıklı olmuş diyorum’.

Bazen dayanmak çok zor oluyor.‘özledim işte özledim’ yazıp yollamak,beni ara diye mesaj göndermek istiyorum ama engel oluyorum kendime sonunda bir şekilde.sana yazıp yollayamadığım mesajları kardeşime,kuzenime yolluyorum,bir deşarj yöntemi de bu.biliyorlar onlar halimi,durumumu.

Bloga bakıyorum her gün,telefonum uyurken titreşimde.mesaj gelirse senden uyanabileyim diye.

Bu sabah eve dönüyorum artık,şu tercihler bitse,9temmuz gelse ve 10temmuz da kpss ye laf olsun diye girsem ben.atanabilirsem umarım,gidip-yerleşme-ev vs. işleri ile geçecek bu yaz.
Atanamazsam (düşünmek istemesem bile böyle bir olasılık da var)çok radikal,benden beklenmeyecek türden planlarım var.bir de böyle denemek lazım diyicem,uzak olucam her şeyden ve yalnız.

2009 yazında 11haziranı 12hazirana bağlayan gece açmıştı zu zuu bana kendini.bir yıl sonra 11haziran da Fatma ‘seviyorum’ diyip kapattı telefonu.23mayıs 2010 da inanmıştı zu zuu Fatma nın kendisini sevip,aşık olduğuna.fatma ise 12haziran 2009da.benim için bir yıldı süre,senin içinse 15günden az.

Bu ilişkide yaşadığım en büyük haksızlık bu işte.ilişkiyi yaşayan 2 tarafken-süreler nasıl bu denli farklı olabiliyor.ne diye ağlaya zırlaya anlattım geçen yaz ben sana kendimi,niye hep geçmişinle değerlendirdin beni? Diğer hatunlarla yaşanan sevimsiz tecrübeler neden benim üzerime kaldı?aşığım diyordum işte ben sana,ötesi yoktu ki…güven mi vermiyordu sözlerim,davranışlarım?içten mi gelmiyordu sana sesim? Tamam anlıyorum geçmişte üzen,acı deneyimler var biliyorum ama niye kurban gitti benim duygularım bunlara onca zaman?

Geçen yaz saftan da öte bir güven ve inançla bağlıydım sana,sevgimle beraber.ağustos sonu yollar ayrıldığında (aslında hiç kesişmemiş olan yollar)niye dedim hep,neden yaptı bunu bana ?
Füsun u fark edip mesajlarını okumaya başladım.benzer bir başlangıç,benzer bir tavır görünce senden,mesajlarını okudukça(hatta eskileri),ben varken ‘sevgilim yok,bu kuzu eski hikaye’ dediğini;yaşadığım neydi biliyor musun? Diplerde bir hayal kırıklığı,sonsuz aptal hissetmek kendimi.

Doğru diyorsun nefret edeyim,kalbimden çık ve git diye okumaya ettim mesajlarını.gönül geldi sonra.benzer başlangıç ve tavırlar tekrar ediyordu.o zaman dedim ki ben;demek ki durum hep böyle.bir fark yokmuş benim için,uğur böyle yaşıyormuş demek.

5kasım2009dan sonra bıraktım peşini.okumadım,açmadım,bakmadım ve düşünmedim becerebildiğimce.ama yolladığın bir mesaj bile uuuuu etkisi yaratıyordu içimde,her şeyi bilmeme rağmen.

2010 mart sonu yeniden başladık;nedeni ne miydi?aşıktım işte sana ben,bir şansımız olsun istiyordum,bizi yaşamak istiyordum bile bile birçok şeyi.aşıktım ama artık inanç ve güven kırılmıştı bir kere,hem de tam ortasından.aşıktım;halının altına süpürüyordum bazı şeyleri,kilitliyordum yüksek,ulaşması zor dolaplara acıtan anları.aşıktım işte,bunu yaşamaya hakkım yok muydu?

Zu zuu dedi ki bana,biliyordum şifrelerimi bildiğini,okuduğunu.sen nefret et diye yaptım birçok şeyi.başardığın tek şey: İnancımı kırmak,güvenimi yitirmek oldu sana karşı.nefrete yer yok kalbimde,çünkü aşk doldurmuş içini.

Her şey aslında bir tv. Programında pembe kuvars taşının aşkı çağıran bir etkisi olduğunu öğrenmemle başladı.2009 mart sonu ucunda pembe kuvars taş olan bir kolye vardı boynumda .haziran ortasında sen vardın hayatımda ama yokmuşsun aslında,sonradan çok acı öğrendim ben bunu.

Yeniden başladığımızda acabalar,soru işaretleri eksilmedi ki kafamdan.uzaklaştırmaya çalışsam da gitmediler.sindiremiyordum içime bunları,hak etmemiştim hiçbirini,bu kadar kırılmayı.

Keşke ben de senin gibi sinirlenince bağırıp çağırsam atsam içimdekileri.sinir gelip geçiyor, sen de biliyorsun.ama kırgınlıklar,kırılmak kenarda köşede de olsa kalıyor,birikiyor,can yakıyor ve unutulmuyor çünkü her biri çok haksızdı.

‘gel’ dedim,çünkü beni gör,elimi tut,gözlerime bakıp;bana inan istedim.aşkımın,sevgimin gerçekliğine inan artık istedim,emin ol istedim.çok geç kalmıştın ama inandın o gün bana.

Gördüm zu zuu yu ben,öptüm,koluna girdim hemen.titriyordu,bakmıyordu yüzüme.bir süre sonra zıpır edalarla ben,elini tuttum,titremiyordu artık,bakabiliyordu bana.elini de sevdim ben,dudaklarını da.hemen ertesi gün dedim sana pişmanım- neden daha çok öpmedim seni,sarılmadım diye sana.dün bu zamanlar,geçen hafta bu zamanlar,3hafta önce Pazar günü bu saatler diye düşündüm.ne güzeldi dedim,özledim.

İlk olarak sürede denk değiliz biz zu zuu,hem de az buz,göz ardı edilecek bir fark da değil bu.karakterler farklı çok.şehirler başka.ben kitap okumayı sevip,klasik müzik dinliyorum diye üstün görmüyorum kendimi kimseden;böyle bir saçmalık olabilir mi Allah aşkına? Sonuçta herkesin yapmaktan keyif aldığı şeyler farklı ve bu çok doğal.

Ne bitirdi-sona getirdi-aklımı açtı biliyor musun? (Zaten hiç eksilmiyordu tepemden soru işaretleri.)pınar a ‘sevgilim yok,eski hikaye bunlar’ demen.şaka olduğunu söyledin ama inan ne olursa olsun çok incitici bu.gönül e ‘az süre değil,6ay birlikteydik.neden çekip gittin,ben gelir özür dilerdim,aşıktım sana’ demen. ki bunlar 23mayıstan sonra oluyor.dedim ki artık daha ne yapmalıyım,bunlar ne zaman sonlanacak ve ben bunları bilmeye daha ne kadar dayanabileceğim sana umutsuzca aşıkken...

Karar verdim ve sonlandırdım.madem karar veriyorsun,başına buyruksun bu kadar,o zaman sus;ben dayanamam-ulaşmaya çalışırım sana bir şekilde,ama sen sus bu kararı verdiysen dedin.SUSUYORUM işte arkasında duruyorum elden geldiğince kararımın.

Niye yazdım bu yazıyı şimdi,bir şey değişmeyecek biliyorum.yanlış anlaşılmış olmak,yanlış anlaşıldığını düşünmek de acı veriyor özlem kadar.

Aşk sihirli-büyülü;yapmam denilenleri yaptırıyor insana.ama acı da varmış içinde.razıyım ben de,öğrendim.yapacak bir şey YOK !

20 haziran 2010 Pazar saat:02.39

uqur.ozturk_olefin

0 yorum:

Yorum Gönder